27 Temmuz 2012 Cuma

Bir Küçük Japon Balığı'na



     Bazen bir çikolata yersin, biraz ajans haberlerine bakarsın.. Geçer. Bir kitap okursun, hiçbir satırını anlamadan. Durmadan başa dönersin. Her döndüğünde yeniden başa döneceğini bilirsin. Ama yine okursun, yine dönersin. Hayat da böyledir. Aynı şeyi yaşayacağını bilirsin. Yaşamak istersin. Yaşarsın. Yine yaşarsın. Anlamazsın, yine yaşamak istersin. Böyle bir döngünün içinde, kim olduğunu düşündüğünde, işte tam da o anda bitmişsindir.

     İnsan hayal kırıklığı yaşadığında düşünür genelde kim olduğunu. Belki de kim olamadığını. Herkes birisi olmak ister. Bazı insanlar acılardan beslenir. Acımak ister; acır, doyar, devam eder. Başka acılar için yenilenir, geri döner.

     Hiç acımasını istemediğiniz insanlar vardır. Elinizde olsa cam bir fanusun içine kapatıp, yıllarca bir japon balığını izler gibi izlemek istediğiniz. Karnı acıktığında güzel yemeklerle beslemek istediğiniz. Canı sıkıldığında, özgür bırakmayı dilediğiniz. Ama japon balıkları güzel yemekler yiyemez. Üstelik, ne yediğini bilemez. Hep daha fazlasını ister. Biraz fazla verseniz, tok olduğunu unutur, şişer. 'Git' deseniz gidemez, nefesi yetmez. Fanusundan çıktığında çırpınır ve geri döner.

     Japon balığım.. Sen diğerleri gibi değildin hiç. İçimdeki belli belirsiz yerin, bir fanus özleminden fazlasıydı her zaman. Gidemedin, kalamadın, duramadın, durduramadın.. Bir türlü bu dünyaya ait olamadın. Başka bir hayatta, başka bir zamanda, başka bir adla, yeniden karşıma çıksan; belki de seni görmeden geçip gidebilirim. Yine de insan, -dili geçmiş zamanlardan korkmalı. Çünkü birini tanıdıysan, onu hep tanıyacaksın demektir..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder