27 Mart 2011 Pazar

Dizi İzlemem Ben Hep Belgesel, Jazz Falan

       Diziciliğin anasını ağlattılar son zamanlarda. Bir ara zamanda ileri gitme hevesimiz vardı. Şimdi gidebildiğimiz kadar geriye gidiyoruz. Nedir, şu an Osmanlı'ya kadar gittik. Muhteşem Yüzyıl ortalığı yakıp yıkıyor. Akademik ortamlarda bile konuşulduğuna rastladım. Öğretim görevlisi ve asistanları Hürrem'den bahsediyorlardı. "Ya ben izlemiyorum ama evde açıyorlar, duyuyorum." Kimse dizi izlemiyor zaten. Hep belgeseller, jazz programları falan. Enteliz ya milletçe. Görüyorum mesela sosyetik olmak için Sushi yiyorlar. Sonra kesmiyor kebap patlatıyorlar gizli gizli. Ben açıkça söyleyeyim, seviyorum Muhteşem Yüzyıl'ı. Gayet de  öküz gibi izliyorum. Bir de Öyle Bir Geçer Zaman Ki var. Geçen vapurdayım. İki kadın, karşıma oturdu. Bir dizi muhabbeti. Neler neler öğrendim saniyede. Kaçırdığım bütün sahneleri izlemiş kadar oldum. Ali Kaptan'a giydirdiler. Caroline'i yerle bir ettiler. O karının ağzı ne öyle ya? İzlerken hep aklımdan aynı küfür geçiyor ama terbiyem müsaade etmiyor. 

        Gerildim bak akşam akşam. Neyse. Dizi izlemek güzel. Belgesel ne öyle? Pek sıkıcı. Jazz da sevmem zaten. Düüp düüp kafa s.kiyor bir süre sonra. O değil de Aşk-ı Memnu niye bitti ki. Ensest ilişki uzmanı olmamıza çok az kaldıydı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder