16 Mayıs 2012 Çarşamba

Elmanın Aşkı



İnsan, her ayrılıkta kendini temize çeker.. Yeni bir sayfa açmak ister. Tüm yaşadıklarına sırtını dönmek, sahiplendiklerini bırakıp, özgür olmak ister..

Ben yeni bir yıla da hep böyle girmek isterim.. Bu da bir çeşit ayrılıktır aslında.. Tarihin sürekli değişmesi.. Bir günden ayrılıp diğerine geçiş.. Saatin değişmesi.. Mesela çarşamba gününü çok severim. Ama ona ayrılan zaman dolduğunda perşembeye bırakacak yerini. Çarşamba da gitmek istemez belki.. Ama gitmeli. Saat 16:00. Ne güzel bir saattir.. Ne çok erken, ne çok geç.. Kimse uyumaz o saatte.. Şehir yalnız kalmaz. Sokaklar boşalmaz.. 04:00 gibi değildir. Uykuyla uyanıklık arasında, en yalnız olduğun saattir 04:00. Ne gecedir, ne sabahtır.. Ne yapacağını bilemezsin bir türlü. Tatsızdır.

Bir insandan ayrılmak da böyledir. Ayrılığın da saati vardır, günü vardır. Tek farkı, gün bir süre sonra geri gelir.. Saatler gelir.. Aylar gelir.. Ama insanlar gelmez. Çünkü insanların başka kavgaları vardır hayatta. Hatta hayatla..

Bazen birine geç kalırsınız, kaçırırsınız.. Bazen erken gelirsiniz, beklemekten yorulursunuz. Bazen de tam vaktinde olmanız gereken yerde olursunuz. Üstelik o da aynı yerde olur. Fark etmezsiniz.. Bir şey hayatınıza fark katmıyorsa, zaten boşuna gelmişsinizdir.

Yani siz elmayı seversiniz.. Elmadan da sizi sevmesini beklersiniz. Ama onun bir elma olduğunu görmezsiniz. Öylesine bir elmayı bile sevemezsiniz.. Velev ki sevdiniz, bu sefer elmadan armut olmasını beklersiniz.. 

Ben, elmayı sevmem.. Ne yeşilini, ne kırmızısını.. Elma da beni sevsin istemem.. Bir elmayla ne paylaşabilirsiniz ki..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder