30 Mart 2011 Çarşamba

Sarhoş Gemi'nin Peşinde

       Şiirin cinsiyetsiz ve kanatsız perisi Paul Verlaine'e



       Kuşanıp silahını giderken aşkının peşinden, cebinde kırık dökük bir ayna. Aynadan yansıyan yüzün, yabancılaşmış doğduğun kente. Kaçacak senden Rimbaud. Cesaretini alıp ellerinin içine, sen uyurken bırakacak seni yetimliğinle. Kimsesiz bir otel odasında uyanacaksın. Kokusu bile kalmamış yatakta. Belli belirsiz saç telleri yastıkta. Senin olmayan bir yatakta, senin olamayacak kadar kararmış yastıkta.

       Rimbaud. Âsi yüreğinde bir bıçak yarası gibi Sarhoş Gemi. Kaçarken ardına bakmak; kaçamamaktır aslında. Nasıl genç, nasıl kibirli yüzün. Kalsan durur dünya; gitsen kıtalar gelir ardından. Koşma boşuna. Sarhoşsun sen de kendin kadar, gemin kadar. Verlaine'in dudaklarındaki nefret kadar. 

       Bırak o silahı Verlaine. Değmez bu güzel yüz için. Tek bir kurşun yetmeyecek nasıl olsa, geminin güvertesindeki adamı indirmek için. Dön evine. Dön parfüm kokulu sokaklarına. Yarın yeni bir gün olacak belli ki. 

Tarihte Bugün

       Fatih Sultan Metmet, Goya, Van Gogh, Verlaine -ki kendisini pek severim-, Eric Clapton, Arif Dino.. Tüm bu yetenek adamları, farklı zamanlarda, farklı yerlerde ve birbirlerinden habersiz aynı gün doğmuşlar. Doğduklarında dünyayı değiştireceklerini bilselerdi, muhtemelen değiştiremezlerdi. Doğum gününüz kutlu olsun çocuklar.

27 Mart 2011 Pazar

Dizi İzlemem Ben Hep Belgesel, Jazz Falan

       Diziciliğin anasını ağlattılar son zamanlarda. Bir ara zamanda ileri gitme hevesimiz vardı. Şimdi gidebildiğimiz kadar geriye gidiyoruz. Nedir, şu an Osmanlı'ya kadar gittik. Muhteşem Yüzyıl ortalığı yakıp yıkıyor. Akademik ortamlarda bile konuşulduğuna rastladım. Öğretim görevlisi ve asistanları Hürrem'den bahsediyorlardı. "Ya ben izlemiyorum ama evde açıyorlar, duyuyorum." Kimse dizi izlemiyor zaten. Hep belgeseller, jazz programları falan. Enteliz ya milletçe. Görüyorum mesela sosyetik olmak için Sushi yiyorlar. Sonra kesmiyor kebap patlatıyorlar gizli gizli. Ben açıkça söyleyeyim, seviyorum Muhteşem Yüzyıl'ı. Gayet de  öküz gibi izliyorum. Bir de Öyle Bir Geçer Zaman Ki var. Geçen vapurdayım. İki kadın, karşıma oturdu. Bir dizi muhabbeti. Neler neler öğrendim saniyede. Kaçırdığım bütün sahneleri izlemiş kadar oldum. Ali Kaptan'a giydirdiler. Caroline'i yerle bir ettiler. O karının ağzı ne öyle ya? İzlerken hep aklımdan aynı küfür geçiyor ama terbiyem müsaade etmiyor. 

        Gerildim bak akşam akşam. Neyse. Dizi izlemek güzel. Belgesel ne öyle? Pek sıkıcı. Jazz da sevmem zaten. Düüp düüp kafa s.kiyor bir süre sonra. O değil de Aşk-ı Memnu niye bitti ki. Ensest ilişki uzmanı olmamıza çok az kaldıydı...

Aşk Tesadüfleri Sever

       Aşk tesadüfleri sever mi bilmem ama, Mehmet Günsür'ü sevdiği kesin! O saçlar, o gözler, o dişler... Allah Allaaah Yarabbim! Film biraz Cesaretin Var Mı Aşka adlı Fransız yapımı filmden esinlenerek çekilmiş gibi geldi bana. Ama onların Mehmet'i var mı? Yok. İtalyanlarda bile yok böylesi. Ondan elin İtalyan yellozu bizim adamı kaptı, kaçırdı ânında. Mesele bu değil.
       Türk sinemacılığında bir ilerleme seziyorum nicedir. Çekimler olsun, mekanlar olsun, film müzikleri olsun kendilerini aşmaya başladılar. Öyle ki, Bülent Ortaçgil şarkıları neden filmlerde kullanılmaz diye düşünürdüm hep. Biri iç sesimi duymuş olacak ki, Eylül Akşamı'nı çakıvermiş. Ama Memo ne güzel söylemiş. Gittikçe yakınlaşıyoruz kendisiyle dikkat ettiyseniz. Memo falan. Koyverdim gitti. Film eleştirisi yazmak istedim ancak adama kitleniyorum. Yapacak bir şey yok. Araklamasyon film. Bu da olmaz artık dedirtiyor. Ama olsun. Gülümsemesi yeter be...

Bugün Evden Çıkmaz Olaydım


         İstanbul, n'olmuş sana? Sahilde mangal yakan topluluk derdiniz ne? Güneşi gördük hep beraber. Trafiğin anasını ağlattık. Bahar bu kadar sevinçle karşılanmamıştı hiç. Yurtta bir bayram havası. Yarın üniversite sınavı var, kimin umrunda? Benim hiç umrumda değil. Zira o sınavı yıllar önce tatilci bir havayla geçtiydim. Sınava kamp malzemeleriyle gidilir mi arkadaş? Yanında oturan veled-i zinanın ne suçu var. Sen çıkacaksın kampına gideceksin. O evde soruların cevaplarını kontrol edecek. Stresten surat şişmiş. Hak mıdır bu? Reva mıdır? Revadır valla. Bileğine güvenen yapsın.
        Ne diyordum? Bahar pek bir manyak geldi İstanbul'a. Güneşi görüp -10 derecede soyunan İskandinavlara benzedik. Hayırlısı.